Bu aralar en cok yapmayi ozledigim seylerden biri, eve girince “Aaaanneeee! Ben geldiiim!!” diyebilmek. Sartlar itibariyle bunu gercek anlamda yapamasam da, sanal ortamdan sesleniyorum: Ben geldiiiim!!
4 ayi askin bir suredir yazi yazmiyordum. Hayatimin yeniden sekillendigi bir donemdi. Universite ogrenimim sonlanmis,tatil sonuna kadar degerlendirilmis ve baska bir ulkeye yuksek lisans icin tasinmistim.
Arkamda saglam bir ekip vardi,dostlarim… Eglenceli hikayeler yazdik beraber. Bazen o hikayelerde rol kaptik, bazense sadece anlatmakla yetindik. Kimi zaman kiteboard sevdasina tutulduk, kimi zamansa eteklerimizi savura savura gonlumuzce dans ettik. Ama gunun sonunda, cok eglendik!
Benim gozumde her hikaye masala donusebilme ozelligi tasir. Ne yazik ki hepsi esit derecede sansli degildir. Onlarin tesellisi, iclerinde tipki masallarda oldugu gibi kahramanlar barindirmalaridir. Hepsi ayni yerde durmasalar da, ikiyle uc kadar farkli olsalar da; aslinda ait olduklari kisinin yureginde bir aradadirlar.
Masallara hala inanan bir prenses olarak, bu yaz guzel insanlarla, sayisiz guzel hikayede basrolu paylastim: Miss Adrenaline, Jude, Cindrella, Pollyanna…Bugunse herkes, kendi hayatinin oyun kurucusu.Herkes dumenini istedigi yone kirabilecek kadar ozgur. Tipki Istanbul gibi…
– Sence ben neyim?
– Oyku kahramanisin.
Dunyanin neresinde olursak olalim, en guzel hikayeleri yazmaya devam edecegimize suphem yok. Sana gelince, sevgili Istanbul… Gecen bayram basbasa kalmis iki guzeldik. Kurtulusunun 89. yilini kutlarken, kahramanlarima iyi bakmayi unutma. Onlari cok seviyorum, iyi ki varlar!
Yazının girişine bayıldım, eğitiminin son yılı keyfini çıkar.